“MASUMİYETİ İSPATLANANA KADAR HERKES SUÇLUDUR”

10715741_1538757016338668_157149145_n

avadilanlama@gmail.com

 

“Sizin hukuk diye bildiğiniz gakguk!”

Bilindik ve süregelen bir konu olan hukukun ve özgürlüklerin katledilmesinin etkileyici bir uslupla ve toplumcu gerçekçi bir tavırla anlatıldığı, Iraz Yöntem’in yazıp Güney Zeki Göker ile birlikte yönettiği “Kırmızı” adlı oyunu izlemek için Tiyatro Hal’deyiz.

kc4b1rmc4b1zc4b1

 

Tiyatro Hal, 2011 yılında Mecidiyeköy’de faaliyete başlayan ve aynı yerde oyunlarını sahnelemeye devam eden, birçok sanat topluluğuna da kapılarını açan genç ve dinamik bir tiyatro.

Biletlerimizi almaya yöneldiğimizde, Iraz Yöntem’in gişede beklediğini görüyoruz. Oyunun hem yazarı hem de yönetmeni olan bir kişinin gişede çalışması pek alışık olduğumuz bir durum değil. Bu durum bize Tiyatro Hal’de yaratılan kolektif ve eşitlikçi üretim ortamını da gösteriyor. Değerlendirilmesi ayrı bir yazının konusu olabilecek olan ve aynı kolektif çalışmanın ürünü olan Gazete Müstehak da içimizi ısıtıyor. Gazete Müstehak’ın pek yakında internet ortamında da (http://www.gazetemustehak.com adresinde) yayına başlayacağını ve sanat adına söyleyecek sözü olanlara bu sitenin kapılarının açık olduğunu öğreniyoruz.

BzqWM81IUAAIQ4i

Oyunun konusu ve oyunculuklar kadar sahne tasarımı da oldukça ilgi çekici ve başarılı. Salonun tam ortasına kurulmuş bir sahne, sahnenin her iki yanında bulunan izleyici koltukları ve bunun gereği olarak oyunun her iki tarafa da sahnelenmesi, sahnenin ikiye bölünerek iki farklı sorgu odasının yaratılması ve coşkunun bu şekilde seyirciye anbean aktarılması oldukça başarılı ve etkileyiciydi.

532c7518d96eab167ea538d0

Oyun saati geldiği halde salonun kapıları niye açılmadı diye beklerken, içeriden gelen çığlıklarla irkiliyoruz. İlk şaşkınlığın geçmesiyle birlikte oyunun başladığını ve bizim de oyunun içinde olduğumuzu anlıyoruz. Yaşam denen oyunun zulüm adlı sahnesinin acılı ama sessiz figüranları olduğumuz bize hatırlatılıyor. Çığlıklar sonrasında şaşırma, korkma, susma ve kayıtsız kalma duyguları ardı ardına yaşanıyor.  Bana dokunmayan yılan bin yaşasın deyip aslında bu temenninin yılan tarafından çok da kaale alınmadığı, zulüm yılanının bir de yaşasa bin de yaşasa bir gün gelip herkesi sokabileceği gerçeği bir kez daha kendini hatırlatıyor. Kapı açılıp da salona girdiğimizde  sorgu odasının içinde buluyoruz kendimizi. Suçlu ya da masum olduğu konusunda hiç bir fikrimizin olmadığı, izledikçe masum olduğunu anladığımız bir gence yapılan işkenceye, zulüm yılanının tüm zehrini adeta bu genç üzerinden topluma akıtmasına ve tüm şantajlara, işkencelere, baskılara rağmen “insanlık onurunun işkenceyi yenişine” tanıklık ediyoruz.

BzqWM7lIcAAPvMG

“Yaşama hakkı kutsal ve dokunulmazdır”, “Hiç kimse işkenceye veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamaz”, “Herkesin bağımsız ve tarafsız mahkemeler huzurunda, makul sürede adil yargılanma hakkı vardır.” “Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak  sabit oluncaya kadar masum sayılır.”… insanlık tarihinin büyük mücadeleler sonucunda elde edilen bu kazanımlarının günümüzde nasıl yok sayıldığını yaklaşık bir buçuk saatlik oyun süresince çarpıcı bir şekilde görüyoruz. İşkence yapan polisin söylediği “Masumiyeti kanıtlanana kadar herkes suçludur” sözü, hukuk devleti olmak ile yasa devleti olmak arasındaki ince çizgiyi, hukukun şeklen var olması ile hukukun içselleştirilmesinin arasındaki farkı, özgürlüklerin ve hukukun bekçisi olmak için bizzat hukukun yetkilendirdiği kamu görevlilerinin “devlet benim”, “senin kanun dediğini biz yazdık” diyerek hukuku yok saymasını, insanlık tarihinin kazanımlarının yok sayılmasını görüyoruz.

BzqWNC3IMAAJfWF

 

 

Karınca kararınca emekler bir araya getirilerek yaratılan, eleştirel ve ilerici sanat adına söyleyecek sözü olan Tiyatro Hal’in memleketin hallerini yani bizi bize anlatmaya devam etmesi için yolunun açık olmasını diliyoruz. 

Kırmızı afiş 50x70

 

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir