Kültür İstanbul olarak hayatı gökkuşağına benzetiyor ve her rengine ayrı bir ilgi duyuyoruz.Bu kez ''koçluk' üzerine Doğanay Cireli ile bir röportaj gerçekleştirdik.Cireli koçluk yanında aynı zamanda dizi ve tiyatro oyuncusu.Kendisine çok teşekkür ediyoruz.
Kültür İstanbul : Öncelikle ''Yaşam Koçluğu'' nedir?
Cireli : Koçluk aslında insanın yaşamının kendisidir. Biz yaşamın tamamına koçluk yapıyoruz. Bu yüzden de yaşam koçluğu bir uzmanlık alanı değildir. Aslında öncelikle herşey kişiye saygı duyarak başlıyor. Kişi tam ve bütündür, gereksinim duyduğu tüm kaynaklara sahiptir. Bu yüzden koç tavsiye vermez, danışmanlık yapmaz yada koçluk bir terapi süreci değildir. Çünkü her kişi kendi hayatının kahramanıdır ve o hayatı en iyi kendi biliyordur. Koçluk sürecinde kapıyı çalanda kişinin kendisidir, yolu açan da, istediği yolu seçende yine kişinin kendisidir. Bizler bu süreçte sadece güçlü sorular sorarak kişiyi yolda tutan, odaklı düşündüren yol arkadaşlarıyız. Bu yüzden yaşam koçu yerine yol arkadaşlığını kullanmayı tercih ediyorum. Koçluk temelde değişim yönetimidir. Koç; yargısız bir şekilde çok iyi dinler ordan hareketle güçlü sorular sorarak kişiye alan açar ve kişinin en yaratıcı çözümü bulmasında onu destekleyen kişidir. Koçluk ise, insanların bakış açılarına ışık tutmak, farkındalık yaratmak, gerçek potansiyellerini keşfetmelerini desteklemek, motivasyonlarını arttırıp harekete geçmelerini sağlayan sistemler bütünüdür. Koç , bütün bu sistemleri bilerek uygulayan kişidir. Koçluğu aslında dans etmeye benzetebiliriz. Çünkü, nasıl dansta uyum, güven, birlikte hareket varsa; koçlukta da tam anlamıyla bu gerçekleşiyor. Koçluk bir uyumlanma işidir, temelinde güven vardır. Gerçek dönüşümsel koçluğun olmazsa olmazı burda oluşan güvendir. Anda kalmak, yapılan koçlukta müşteriye alan açmak kendimizden iz bırakmayarak hem orada olma hem de orada olmama durumudur. Paylaşılan her konu ömrümüzün sonuna kadar bizde gizli kalır.
Kültür İstanbul : Peki bir koça kişi ne zaman ihtiyaç duyar veya ne zaman koça başvurmalıdır ?
Cireli : Aslında buna içtenlikle her zaman diyebilirim. Çünkü koçluk bir trend değil ihtiyaçtır ve her koçun da mutlaka bir koçu olmalıdır. Çünkü insanız ve belli bir düşünce yapımız var.Belli bir süreye kadar odakta kalabiliyoruz daha sonra aklımıza bir sürü başka şey geliyor ve odaktan dağılıyoruz. Düşündüğümüzü zannediyoruz ama aslında sistemli bir şekilde düşünmüyoruz. Kişi, koçlukta sistemli düşünmeyi de öğreniyor. Farklı bakış açısından bakmayı, pozitif odakta konuşmayı, eylem adımı atıp harekete geçmeyi ve bunu kararlılıkla nasıl sürdürebileceği gibi… Koçluk, insanın kendi üzerine düşünmek için farkındalıklı, nitelikli kaliteli zaman ayırmasını sağlar.Bir koçla, onun kullandığı yöntemler aracılığı ile kendine zaman ayırıp kendi potansiyelini keşfetmek, geliştirmek,sentez yeteneğini ve yaratıcı potansiyelini harekete geçirmek isteyen herkesin bir koça ve bir koçla çalışmaya ihtiyacı vardır.
Kültür İstanbul : Koç kişinin yaşam düzenleyicisi midir ?Bireyler hayatlarında ilişki ve kariyer gibi önemli konularda karar vermek durumunda kalıyorlar veya zor karar verebiliyorlar. Sonuç olarak Koç kişi adına karar verebiliyor mu ?
Cireli : Başta da belirttiğim gibi; koç bireyi tam ve bütün kabul eder ve kesinlikle koçluk alan kişi adına karar vermez, yönlendirme yapmaz veya yol göstermez. Kişi zaten kendi için en doğrusunun ne olduğunu bilir ve kendi bunun kararını verebilecek kaynağa sahiptir. Koç; kariyer, ilişki veya kişinin önemli konularında onu odakta tutan, sanki bütünün fotoğrafını çeken ve onu 360 derece farklı bakış açılarından görmesini destekleyen kişidir. Bir konuya hiç bakmadığı pencereden bambaşka bakma fırsatını verir. Fakat kişi bu süreç sonunda yine kendi kararını kendi verir. Koçluk, kişinin yaşamını düzenlemesi konusunda ise; günümüzde kişi çok fazla bilgiye muhattap, ilgi ve dikkat alanına giren çok şey var , tüm bunları yapabilmek ve yönetebilmek için ise 24 saatle sınırlı zamanı var. Kişinin kendini ve yaşamını sorguladığı bir dönemde yaşıyoruz. Odaklı olarak düşünüp, sonuca ulaşmada kişi kendi başına yetememeye başladı. Koçluk, kısa sürede hızlı bir odaklanma sağlayarak iş ve özel yaşamda maksimum sonuç ve çözüm üretmeyi destekler.
Kültür İstanbul : Koç ile devam eden süreç ne kadar sürüyor; görüşme sıklığı ve seans süreleri ne kadardır ?
Cireli : Koçluk, gerçekten koçluk hizmeti almak isteyene verilir. Bu yüzden ilk olarak, kişiye koçluğun ne olduğu ve sisteminden bahsettiğim ön görüşme gerçekleşir. Koçluk alacak kişi, istekli ve kendi karar vermiş olması esas koşuldur. Koçluk tek seferlik bir görüşme değildir, ne kadar bu koçluğu alacağına kişi kendi başladıktan sonra karar verir. 2-3 seansta sistematik düşünceye adaptasyon, sağlıklı bir koçluk ise minimum 6 görüşme olmakla birlikte 8-10-12 görüşme genelde daha iyi sonuç verir. Her seans aralığı bir hafta ile on gün olması , üç haftayı ise geçmeyen aralıklar önerilir. Her bir görüşme 60-90 dakika arasında sürer. Görüşmeler yüzyüze veya skype gibi proglamlar ile görüntülü veya görüntüsüz olabilir. Birebir koçluk süreci tamamen koçluk alan ile koç arasında gizli bir süreçtür. Hiçbirşey hiçbirşekilde 3. bir kişiyle paylaşılmaz.
Kültür İstanbul : Bazı insanlarda hayata karşı hep bir negatif bakış var : işte herşey benim başıma geliyor ; ben şanssızım gibi..Sizce bu bakışın pozitif yöne evrilmesinde koçun faktörü nedir ?
Cireli : Aslında bana tarif ettiğiniz bir inanç cümlesi ve bizim kültürümüz bu ve benzeri birçok inanç cümleleri bakımından çok zengin. Koç olarak, kişiye bunun tersinin yani yaşamak istediği durumun değerini farkettirmek çok önemlidir. Çünkü, kişinin değerleri kimliğiyle bağlantılıdır ve ancak ordaki önemini kişi kavrarsa davranışlarında bir değişim, yansıma yaşanabilir. Ayrıca koçlukla birlikte, kişi sistemetik düşünmeyi de öğrenmeye başlıyor. Koç ise, süreçte onu pozitif odakta tutan kişidir. Kişi doğal olarak pozitif düşünmeye ve bakmaya da başlıyor.
Kültür İstanbul : Birçok iyi eğitimli ve meziyetli insan toplumda kendisini ifade edemiyor. Koç bu durumda devreye giriyor mu ?
Cireli : Koçluk, bir değişim ve gelişim sürecidir. Başta insanız ve bu yüzden değişim ve gelişim kaçınılmaz. Eğitimli-eğitimsiz, meziyetli-meziyetsiz diye bakmak yerine bir koç olarak, bir kişinin bile yapabildiği herşeyi herkes yapabililir diye bakıyorum. Bu ne kadar o alana bakmak istediği ile alakalıdır. Bu yüzden kişi kendinde özel olarak birşeyleri geliştirmek ve değiştirmek istiyorsa,yeni bilgi ve beceri kazanmak istiyorsa veya yöneticilik yetkinlikleri ile ilgili bir şeylerin daha yolunda gitmesini istiyorsa, kendini tanıma ve kendine ait farkındalık geliştirme, yaşamda belli şeyleri değiştirme, dönüştürme, hedeflere ulaşmak ve başarılı olmak gibi tüm bağlantılı konularda da koç kişiyi destekler ve koçluk konularıdır.
Kültür İstanbul : Sahi insan bu kadar dış etmene rağmen ne zaman ve nasıl hayatının asıl oyuncusu olabilir ?Ne dersiniz ?
Cireli : Koçluğu tanımlarken aslında bahsettiğim gibi kişi kendi hayatının tek kahramanı , oyuncusu ve karar verenidir. Bakmak istediği, derin düşünüp odaklanmak istediği her zaman, bir koçla birlikte dönüşümsel süreçlere girebilir. 21. Yüzyılda birçok dış etmene maruz kalıyoruz ve herşeyin arasından başımızı çıkartıp ‘ben bu dünyada birey olarak neleri yapmak istiyorum? ‘ sorusu gündeme geliyor. İnsanların potansiyellerini fark etme, ortaya çıkarma ve yönetme süreçlerinde koçluk çok etkili bir araçtır. Değerlerinin farkına varıp, harekete geçme ve hayatının asıl oyuncusu olmak kaçınılmazdır.
Kültür İstanbul : Ayrıca insanların korkuları var : İşte bunlar başaramama ; takdir edilmeme ; ayıplanma gibi… Bu durumlarda Koç nasıl bir yol izliyor?
Cireli : Kişinin belli bir vizyonu ve hedefi var fakat başarısız olma korkusu insanları uygulama aşamasında harekete geçmesini, değişimini başlatmasını engeller. Veya kişi kendi adına karar verdiği konularda, çevresinin bu davranış değişikliğinden rahatsız olacağı kaygısıyla yapmak istediklerini yapamama durumu yaşayabilir.Veya hep dışarıya suç bulma, edilgenlik hali yaşıyor olabilir. Bu ve daha farklı korkular her zaman geçmişten gelen deneyimler olmayabilir, kişi başkalarının bilgi ve deneyimini de satın almış olabilir. Koç bu durumda, her zamanki koç konumundan dinleyerek, sorduğu güçlü sorularla duvarları aşıp, kişinin asıl ulaşmak istediği konusunda kararlılıkla uygulamasını destekler.
Kültür İstanbul : Yine bir de potansiyel meselesi var. Bu benim potansiyelim hiç değil diyenlerin sayısı da az değil. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz ?
Cireli : Potansiyel diyince aklınıza ne geliyor? Ben size bir soru sormuş olayım. Bir kaynak çağrışıyor değil mi? Kişi zaten o kaynağa sahip, koç ise kişinin asıl potansiyelini ortaya çıkarma hatta duvarlarını zorlayarak bir adım ötesine de bakma konusunda müşteriyi destekler. Kültür İstanbul : Aslında kişinin hikayesinin çoğu karşı cinsle ilişki tarihinden oluşuyor. İlişkiler konusunda koç neler yapıyor ? Cireli : İkili ilişkiler koçluk konusudur. Fakat, kişinin kontrol alanı içinde ise odaklanılabilir. Örnek vermem gerekirse; ‘eşimle/sevgilimle/arkadaşımla aram kötü, beni anlamasını istiyorum’ yerine ‘beni anlaması için ben neler yapabilirim’ e odaklanılabilir. Yani koç, müşterinin kontrolu altında olan her konu hakkında derin düşünme sürecine destek olur.
Kültür İstanbul : Modern zamanlarda en büyük sorun zamansızlık.Bundan yakınan insanlar ''Zamanım olsa neler yaparım'' söyleminde.Sizce gerçekten zaman mı az, yönetiminde mi sorunlar var. Koç bu konuda neler ?
Cireli : Zaman yönetimi günümüzde en çok ihtiyaç duyulan konu. Kısıtlı bir vaktimiz var ve iş, özel alan, yapmak istediklerimiz çok, bunun yanında bir işle uğraşırken dikkat dağıtan bir sürü başka etmen var. Aynı konuya bile teköneriyorrar odaklanmak nerden baksanız 3-5 dakika sürüyor. Bu yaygın bir koçluk konusudur. Koç, bir takım koçluk teknikleri, güçlü sorular ve odakta tutarak, kişinin kendine en uygun zaman yönetimini yapmasını destekler. Zaman aynı, ulaşılmak istenen belirgin ise koçluk sayesinde başka bir bakışla bakma fırsatını kendine tanıyarak kişi kendi için en verişimli zaman planını ortaya çıkartır.
Kültür İstanbul : Bu sorumuz size özel olacak. Koçluk yanında aynı zamanda oyuncusunuz. Oyunculuk ve koçluğun çakıştığı ve birbirini beslediği noktalar var mıdır ?
Cireli : Benim için oyunculuk, bitmeyen bir keşif alanı.Hem kendime dair hemde dünyaya, tarihe, sanata… Koçlukta öyle; ömür boyu olan öğrenme süreci. İnsanın olduğu her alanda gelişim, değişim oluyor olacakta. Oyunculukta da koçlukta da bugün okuduğumda yada deneyimlediğimde çıkarttığım anlam; aynı şeye ileri bir tarihte baktığımda başka bir anlam yada detay keşfettiriyor. Bu benim için aslında yazılı olan metinlere ne kadar sihirli ve heyecan verici diye bakmamı ve hep tutkumu besleyen bir motivasyon noktası. Ayrıca sahneye çıkmak zorla olmaz, oyunculuk zorla yapılacak bir meslek değildir, bunu insan ancak tutku ile yapabilir. Oyunculukta, koçluk gibi kendini keşfetme, tanıma yolculuğu var. Oyuncu kendiyle uğraşmayı sever, duvarlarının arkasındakını merak eder, önce kendini tanır ki sonra başka karakterlere ev sahipliği yapabilsin, ama bunu kendinden yola çıkarak yapmaz. Oyunculuk uzun soluklu bir yolculuk. Oyunlara gelirsek, mesaj verme kaygısı gütmemeli yada oyuncu bir karakterin önüne geçmemelidir bana göre. Prova aşamasında yargısızca karaktere yaklaşıp, onu anlamaya çalışıp sahnede o karakteri canlandırmalıdır. Örneğin; seyirciler Doğanay Cireli değil, Machbeth’i izlemek için o oyuna para veriyor, bunun bilincinde olmalı bana göre bir oyuncu. Bu da bilinçli farkındalıkla anda olup, oyuncunun kendi bedeninde başka karakterlerin hayat bulmasına alan açmasıdır. Benim için, emek isteyen ve sadece tutku varsa yapılacak bir meslek. Yine koçlukla olan benzer noktası, koçlukta da yönlendirme olmaz, koç ve müşteri anda olup, istediği yolu seans sonunda kendi belirler, tıpkı oyunda da bir yönlendirme olmayıp, oyun sonunda seyirci kendi deneyimlerinin ışığında kendi yorumuyla ordan ayrılması gibi. Kısacası ikisi de çok insana dair, yargıların olmadığı çerçeveden hayat bulduğu için motivasyon noktası olarak beslendiğim iki alanın birleşmesi benim için.
Kültür İstanbul : Son olarak bize öyle bir şey söyleyin ki yaşam mottomuz olsun veya sizin yaşam mottonuz nedir ?
Cireli : Benim hayata bakışım; hayatı her zaman keyif boyutundan yaşamak için, hayallerin olsun, sevdiğin şeyi yap; sevgi, heyecan ve tutku olsun motivasyonun, herkesle güçlü iletişim halimde ol, herkese ve tüm dünyaya açık ol ki özgürlük, hafiflik, tatmin duygusunu her nefes alışında hisset ve mutlaka önce kendi yaptığın güzel şeyler için kendine, hayatın sana sunduğu tüm güzellikler için de ayrıca teşekkür et.
Kültür İstanbul : Bu güzel röportaj için çok teşekkür ederiz
Doğanay Cireli Mail : dgny__@hotmail.com Telefon : 0533 245 15 53